2 Nisan 2010 Cuma

Bugün Cuma, hava çok güzel... Az önce bir müşteriden gelirken 2.Ankara meydan muhaberesinin içinde buldum kendimi.. Yıldırım ve Timur dan sonra böyle bir muhabere görmemiştir Ankara... Adı demokrasi güya.. Ama ne yazıkki Orta Asyadan beri bir lider tarafından yönetilmeye alışkın genlerimiz, kabul etmiyor demokrasiyi, halkın sesini dinlemek istemiyor...
Bir tarafta hak hukuk arayan bir avuç insan.. Bir tarafta onların beklentilerini suistimal etmeye hazır bir avuç provakatör.. Diğer tarafta sanki savaşa gider gibi hazırlanmış binlerce polis.. amirleri bağırıyor.. Çabuk çabuk olun sağı kapatın solu kapatın... Yakalayın, atın otobüse bağrışları...
Halbuki belki de dün akşam karşılıklı akraba, arkadaş ziyaretlerinde karşılıklı çay içmişlerdi.. şimdi biri hakkını arıyor diğeri görevini yapıyor.. Nasıl bir görev dağılımıysa anlayamıyorum..

Sonra gelen bir telefon, geçmiş ama izi silinmemiş dertlerimin arasında buldum kendimi.. sorun.. sorunn.. dert dert...

Oysa gün ne güzel başlamıştı, sabah fidelerimi kontrol ettiğimde, hayata her geçen gün daha sıkı bağlanırken onlar, bilmiyorlardı ki ilerde kendilerini ne dert bekliyor.. Bizler de bilmiyorduk aynı onlar gibi gelecekte bizi ne beklediğini...

Akşam olsun artık.. Canım çalışmak istemiyor.. Bir an önce köye gitmek istiyorum...
toprakla buluşmak istiyorum...

Toprak beni çağırıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder